+90 0312 418 28 20 info@guchukuk.com

GENEL:

     6331 Sayılı Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve 4857 Sayılı İş Kanunu hükümleri uyarınca; işveren, işyerinde bulunan işçilerin sağlığı ve iş güvenliği için gerekli şartları sağlamak, önlemleri almak durumundadır.

     İşverenin bu husustaki yükümlülükleri 6331 Sayılı Kanun’un 4 ve devamı maddelerinde sıralanmış olup; bu yükümlülüklerin yerine getirilmesinde risklerden kaçınmak ve risklerle mücadele etmek, teknik gelişmelere uyum sağlamak, tehlikeli olanı tehlikesiz ile değiştirmek, çalışanlara uygun talimatlar vermek gibi ilkeler göz önünde bulundurulur.

İŞ KAZASI:

     Kanunda yapılan tanımı ile iş kazası: İşyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olaydır.

     İşveren, işyerinde gerekli tedbirlerin alınmaması ve yukarıda belirtilen yükümlülüklere uyulmaması sonucu işçilerin uğradığı iş kazalarından sorumlu olup; ölüm veya yaralanma şeklinde zarara uğrayan işçi veya yakınları işverenden maddi tazminat talebinde bulunabilir.

     Alt işverenlik ilişkisi halinde ise; alt işveren çalışanının geçirdiği iş kazasından asıl işveren de müştereken ve müteselsilen alt işveren ile birlikte sorumludur. Ancak; işin anahtar teslim bir iş olması durumunda asıl işverenin bu sorumluluğu ortadan kalkmaktadır.

     Borçlar Kanunu’nun kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca; işveren, istihdam eden sıfatı ile diğer işçilerin kusuru ile işçinin uğradığı zarardan da sorumludur.

     İş kazası geçirmiş olan bir işçi veya yakınlarına Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından maddi zararın karşılanması için ödeme yapılır. İşveren ise; bu ödeme dışında kalan -karşılanmayan- maddi zararını ödemekle yükümlüdür.

     Burada bir diğer konu da işverenin kusur oranıdır. İşveren, işçinin kaza geçirmesinde ne kadar kusuru varsa; maddi zararı bu oranda tazmin edecektir.

 MADDİ TAZMİNAT TALEP HAKKINA SAHİP KİŞİLER:

     İş kazasından doğan tazminat davalarını zarara uğrayan işçi açabileceği gibi, işçi kaza sonucu vefat etmişse, işçinin desteğinden yoksun kalan kişiler zararın tazminini sorumludan talep edebilir.

     Burada destek olma kavramı geniş şekilde algılanmaktadır. Sadece aile fertleri değil, işçi ölmese idi kendisine destek vermeye devam edeceği kişiler (örneğin evlilik dışı birlikte yaşayanlar, okul giderlerinin karşılandığı kişiler gibi) de bu tazminat talebinde bulunabilir. Desteğin devam edeceği muhtemel süre dikkate alınarak tazminat hesap edilir.

 TAZMİNAT HESABI:

     İşçi veya yakınlarının talep edebileceği maddi tazminatın hesaplanabilmesi için öncelikle işverenin kazanın meydana gelmesindeki kusur oranı tespit edilmelidir. Bu tespit, dava dosyası kapsamında tayin olunan bilirkişinin raporu ile yapılmaktadır. Zira; işveren tazminattan kusuru oranında sorumlu olacaktır.

      Bir diğer husus da, kaza geçiren işçinin maluliyet oranıdır. İşçi; malul kaldığı oran kadar daha çok efor sarf edecek, oranın yüksekliğine göre belki işini hiç ifa edemeyecektir. İşveren tarafından ödenecek tazminat maluliyet oranı ile orantılı olacaktır.

     Maluliyet oranı SSK tarafından tespit edilir. Şayet malullük oranı %10 dan azsa kendisine sürekli iş göremezlik ödeneği bağlanmayacak, oran daha fazla ise ödenek bağlanacaktır. İşte bu ödeneğin ilk peşin sermaye değeri, hesaplanan tazminattan düşülerek işçinin talep edebileceği tazminat (gerçek zararı) bulunacaktır. Sadece geçici iş göremezlik ödeneği bağlanmış olması halinde ise, sadece bu meblağ tazminattan indirilecektir.

     Tazminat hesabı yapılırken işçinin almakta olduğu güncel ücreti tespit edilerek kazanç kaybının gerçek değeri hesabı bu ücret esas alınarak yapılacaktır.

     Tazminat hesabında kişinin muhtemel yaşam süresinin de önemi bulunmaktadır. Yargıtay İçtihatları uyarınca şu anda PMF tablosuna göre bakiye ömür tespit edilir ve işçinin 60 yaşına kadar aktif, sonrasında pasif yaşam süreceği görüşü ile hesaplama yapılr.

     İşçinin vefat etmiş olması halinde, destekten yoksun kalma hesabı yapılırken; sağ kalan eşin evlenme olasılığı, çocuklarının muhtemel destek süresi gibi hususlar da göz önüne alınır.

     Takdir olunan maddi tazminata kaza tarihinden itibaren faiz yürütülecektir.

MANEVİ TAZMİNAT:

     Manevi tazminat; iş kazası sebebiyle meydana gelen manevi zararın dindirilmesi gayesi taşır. Bu tazminat kaza geçiren işçi tarafından veya vefat etmişse; eşi, çocukları, anne babası tarafından talep edilebilir. Şayet işçi vefat etmemiş, ancak kaza sonucundan şahsen etkilenen destek varsa (örneğin kaza sonucu iktidarsız hale gelen işçinin eşi) bu kişiler de manevi tazminat talep edebilir.

     Manevi tazminatın miktarı hakim tarafından tayin edilir. Burada tazminat belirlenirken hakkaniyete göre bir tarafı çok zora düşürecek, diğer tarafı zenginleştirecek bir meblağ belirlenmemesi esastır.

     Takdir olunan manevi tazminata kazanın meydana geldiği tarihten başlayarak faiz yürütülecektir.

ZAMANAŞIMI:

     İş kazası nedeniyle işverenin tazminat sorumluluğu başta haksız fiil sorumluluğu olarak kabul edilmekteydi. Borçlar Kanunu 417. Madde ile; işçinin kişilik haklarının korunması düzenlenmiş ve işverenin kanuna ve sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle işçinin ölümü, vücut bütünlüğünün zedelenmesi veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmini, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabi kılınmıştır.

     Bu durumda Borçlar Kanunu 146. Madde uyarınca iş kazalarına ilişkin davalar 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre, kazanın meydana geldiği gün işlemeye başlar.

                                                                                                                                       Ayça ÇAKMAKÇIOĞLU

                                                                                                                                                  Avukat