+90 0312 418 28 20 info@guchukuk.com

AYIPLI MAL NEDİR?

Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 8. Maddesinde ayıplı malın tanımı yapılmıştır.

“Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır.

Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan; satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar da ayıplı olarak kabul edilir.

Sözleşmeye konu olan malın, sözleşmede kararlaştırılan süre içinde teslim edilmemesi veya montajının satıcı tarafından veya onun sorumluluğu altında gerçekleştirildiği durumlarda gereği gibi monte edilmemesi sözleşmeye aykırı ifa olarak değerlendirilir. Malın montajının tüketici tarafından yapılmasının öngörüldüğü hâllerde, montaj talimatındaki yanlışlık veya eksiklik nedeniyle montaj hatalı yapılmışsa, sözleşmeye aykırı ifa söz konusu olur.”

Yani, sözleşmede taahhüt edilen hususlar malda bulunmuyorsa veya olağan koşullarda malda bulunması gereken özellikler mevcut değil ise; ayıplı maldan söz edilir. Ayıptan doğan sorumluluğun temeli sözleşmedir ve sözleşmeye aykırılık meydana getirmektedir.

Aşağıdaki durumlarda malın ayıplı olduğu kabul edilmektedir:

  • Maddi ayıp: Malın kullanımını fiziken engelleyen ayıplardır. Malın kırık veya çizik olması, aracın motorunun bozuk olması gibi durumlardır.
  • Hukuki ayıp: Satılan malın kullanımı ve faydalanmayı sınırlandıran hukuki eksikliklerdir. Burada maddi anlamda bir eksiklik olmamasına rağmen maldan yararlanmaya engelleyen/azaltan hukuki durumlar Örneğin satış yapıldıktan sonra ruhsatın sahte olduğunun anlaşılması gibi.
  • Ekonomik ayıp: Sözleşme konusu şeyden beklenen yararın sağlanmasını ve ekonomik değerini düşüren ayıplardır.
  • Montajın gerektiği şekilde yapılmamış olması: Kural olarak ayıbın varlığı teslim anına göre belirlenmekteyse de; montajın teslimden sonra yapılacağı satışlarda ayıp; montaj aşamasında ortaya çıkabilir. Malın montajının satıcı veya sorumluluğundaki kişiler tarafından yapılması sonucu ortaya çıkan sorunlar ayıp kabul edilmektedir. Montajın alıcı tarafından yapılacağı durumda ise; satıcının verdiği talimatın yanlış veya eksik olması nedeniyle malda meydana gelen sorunlar da ayıp kabul edilmektedir.
  • Malın sözleşmede kararlaştırılan sürede teslim edilmemesi. (Ancak bu halde mücbir sebep gibi hususların dikkate alınması gerekir. )

Bu hallerde malın ayıplı olması yeterli olup; ayıbın önemli olması gerekmez.

AÇIK AYIP- GİZLİ AYIP

Açık ayıp; ayıbın açıkça görüldüğü veya basit bir inceleme ile hemen anlaşılabileceği ayıplardır.

Gizli ayıp ise; malın tesliminden sonra veya malın kullanılması sonucu ortaya çıkan ayıplardır.

TESLİM TARİHİNDEN İTİBAREN ALTI AY İÇİNDE ORTAYA ÇIKAN AYIPLARIN, TESLİM TARİHİNDE VAR OLDUĞU KABUL EDİLİR.

“Bu durumda malın ayıplı olmadığının ispatı satıcıya aittir. Bu karine, malın veya ayıbın niteliği ile bağdaşmıyor ise uygulanmaz.” ( Örneğin malın niteliği itibariyle belli bir sürede yok olan, bozulan , çürüyen bir mal olması durumlarında bu karinenin kabulü mümkün olmaz.)

Bu düzenlemeye göre; malın tesliminden itibaren 6 ay sonra malın ayıplı olduğunun ispatı yükü tüketiciye geçmektedir.

 “TÜKETİCİNİN, SÖZLEŞMENİN KURULDUĞU TARİHTE AYIPTAN HABERDAR OLDUĞU VEYA HABERDAR OLMASININ KENDİSİNDEN BEKLENDİĞİ HÂLLERDE, SÖZLEŞMEYE AYKIRILIK SÖZ KONUSU OLMAZ. 

Bunların dışındaki ayıplara karşı tüketicinin seçimlik hakları saklıdır.

Satışa sunulacak ayıplı mal üzerine ya da ambalajına, üretici, ithalatçı veya satıcı tarafından tüketicinin kolaylıkla okuyabileceği şekilde malın ayıbına ilişkin açıklayıcı bilgiyi içeren bir etiket konulur. Bu etiketin tüketiciye verilmesi veya ayıba ilişkin açıklayıcı bilginin tüketiciye verilen fatura, fiş veya satış belgesi üzerinde açıkça gösterilmesi zorunludur. Teknik düzenlemesine uygun olmayan ürünler ise hiçbir şekilde piyasaya arz edilemez. Bu ürünlere, Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun ve ilgili diğer mevzuat hükümleri uygulanır.” (m.10)

Burada bahsedilen durum özellikle defolu mal satışlarında ortaya çıkmaktadır. Malın özürlü, defolu olduğu açıkça belirtilmiş olması veya defolu malların satıldığı reyonda satılıyor olması gibi durumlarda malın ayıplı olduğu gerekçesi ile iadesi mümkün olmamaktadır. Bu durumda ancak malda belirtilen defo dışında ayıplar meydana gelirse tüketici seçimlik hakkını kullanabilir. Örneğin; çizik olduğu belirtilen bir beyaz eşyanın motoru da gereği gibi çalışmıyorsa, tüketici seçimlik haklarını kullanabilir.

 

 MALIN MUAYENE EDİLMESİ – İHBAR YÜKÜMLÜLÜĞÜ

Tüketici tarafından satın alınan mallarda, alıcının malı muayene etme yükümlülüğü bulunmamakla birlikte, malın ayıplı olduğunun satıcıya bildirilmesine veya herhangi bir ihbarda bulunulmasına gerek bulunmamaktadır.  Ancak; açık ayıplarda dürüstlük kuralları gereği, kullanım ile ortaya çıkan gizli ayıplarda ise Borçlar Kanunu uyarınca makul süre içerisinde satıcıya bildirim yükümlülüğü bulunduğu kabul edilmektedir.

Tüketici hukukuna girmeyen satışlarda ise durum farklıdır. Türk Borçlar Kanunu 223. Maddesine göre alıcı, malı almasından makul bir süre içerisinde malı inceleyerek ayıplı olup olmadığını tespit etmelidir. Mal ayıplı ise derhal (makul sürede) satıcıya durumu bildirmelidir. Kullanım sonrası ortaya çıkan gizli ayıplarda da ayıbın ortaya çıkmasından sonra makul sürede bildirim yapılması gerekmektedir. Nitekim tüketici işlemi olmayan  (taraflardan birisinin tüketici olmadığı) ve Türk Borçlar Kanunu’na tabi satışlarda bu bildirimin yapılmamış olması malın ayıplı olarak kabul edildiğine delalet eder.

İhbar herhangi bir şekilde yapılabilir. İhbar sözlü dahi yapılabilir. Ancak ispat açısından karşı tarafa tebliğ edildiğinin belirlenebilir olması açısından ihtarname, telgraf veya e-posta gibi araçların kullanılması yerinde olacaktır. İhbar sözlü dahi yapılabilir.  İhbarın yapıldığı tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilmektedir.

 

REKLAMDA BELİRTİLEN ÖZELLİKLERİN BULUNMAMASI HALİNDE ORTAYA ÇIKAN AYIPTAN SATICI BAZI HALLERDE SORUMLU TUTULMAMAKTADIR.

Satıcı, kendisinden kaynaklanmayan reklam yoluyla yapılan açıklamalardan haberdar olmadığını ve haberdar olmasının da kendisinden beklenemeyeceğini veya yapılan açıklamanın içeriğinin satış sözleşmesinin akdi anında düzeltilmiş olduğunu veya satış sözleşmesi kurulma kararının bu açıklama ile nedensellik bağı içinde olmadığını ispatladığı takdirde açıklamanın içeriği ile bağlı olmaz. (TKHK m. 9)

 

TÜKETİCİNİN SEÇİMLİK HAKLARI

Satın alınan malın ayıplı çıkması halinde tüketiciye 4 tane seçimlik hak tanınmıştır. Bu seçimlik haklar kısaca: (m.11)

1- Malı iadeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme

Bu durumda tüketici malı satıcıya iade ederek ödediği bedeli geri istemektedir. Yargıtay’ın genel görüşüne göre; tüketici malı ayıplı olduğu halde kullanabilmişse ödediği bedele malın satıcıya iadesinden önceki dönem hakkında faiz işletilmesini isteyemeyecek, satıcı da malın iade edilmesine kadarki süre için kullanım bedeli talep edemeyecektir. Ancak; maldaki ayıp nedeniyle mal kullanılamamış ise; tüketici, arızanın meydana geldiği tarihten itibaren satıcıdan avans faizi talep edebilecektir.

2- İmkan varsa malın ayıpsız yenisi ile değiştirilmesini talep etme

Malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi imkansız ise veya satıcı açısından orantısız güçlük yaratacaksa tüketici bu seçimlik hakkı kullanamayacaktır. İmkansızlıktan kasıt malın yenisinin tedarik edilemeyecek olması, orantısız güçlük ise  satıcıya diğer seçimlik haklardan çok daha fazla maddi yük olarak örneklenebilir.

Örneğin; 2010 model bir aracın yenisi ile değiştirilmesi talep edilmiş ve mahkeme tarafından 0 km aynı aracın tüketiciye verilmesine karar verilmiştir. Ancak karar tarihi olan 2014 yılında 2010 model 0 km araç temin edilemeyecektir. Bu durumda dava konusu otomobil ile aynı özelliklerdeki 0 km bir aracın satış bedeli ilgili odalardan sorularak alınan cevaba göre tespit edilecek bedelin tüketiciye verilmesi sağlanmaktadır.

3- Satış bedelinden ayıp oranında indirim talep etme

Malın ayıpsız değeri ile ayıplı değeri arasındaki farkın satıcıdan talep edilmesidir. Şayet malın ayıplı olması nedeniyle meydana gelen değer kaybı satış bedeline eşit ise; indirim talep edilememekte, diğer seçimlik haklar kullanılabilmektedir.

4- Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme

Ücretsiz onarım satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecekse tüketici bu hakkı kullanamayabilecektir.  Diğer seçimlik haklarını ise kullanabilir.

Arıza durumunda mal yetkili servise götürülüp gösterilirse, baştan onarım talep edilmiş ise onarım yapılır, diğer hallerde servis tarafından arıza tüketciye bildirilir ve tüketici seçimlik haklarından hangisini tercih edeceğine kendisi karar verir. Servis tarafından tüketiciye sorulmadan onarım yapılamaz.

Tüketici ücretsiz onarım hakkını kullanmış ancak mal;

  • Garanti süresi içerisinde yeniden arızalanmışsa,
  • Tamiri için gereken azami süre aşılmışsa veya
  • Tamirinin mümkün olmadığı tüketiciye bildirilmişse

Tüketici diğer seçimlik haklarını kullanabilir.

 

  • Satıcı, tüketicinin tercih ettiği talebi yerine getirmekle yükümlüdür. (m.11)

 

  • Tüketici, bu seçimlik haklarını kullanmanın yanı sıra; ayıplı mal herhangi bir zarara sebebiyet verdiyse; bu zararın tazminini de satıcı veya üreticiden talep edebilir. (m.11)

Burada bahsi geçen tazminat maddi tazminattır. Ancak; ayıplı mal, kişilik haklarına zarar vermişse, aşırı ızdırap yaratmışsa manevi tazminat talep edilmesi de mümkündür.

  • Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakları üretici veya ithalatçıya karşı da kullanılabilir. Bu fıkradaki hakların yerine getirilmesi konusunda satıcı, üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur. Üretici veya ithalatçı, malın kendisi tarafından piyasaya sürülmesinden sonra ayıbın doğduğunu ispat ettiği takdirde sorumlu tutulmaz.(m.11)

Bu fıkradan anlaşıldığı üzere diğer seçimlik haklar açısından üretici veya imalatçıya başvurulamamaktadır. Satıcı firma ise tüm seçimlik haklar açısından tüketiciye sorumludur.

Tüketici satın aldığı mal nedeniyle bağlı kredi kullanmış ise; tüketicinin sözleşmeden dönme veya bedelden indirim hakkının kullanması halinde satıcı, sağlayıcı ve kredi veren müteselsilen sorumludur.  Ancak kredi verenin sorumluluğu malın teslim tarihinden itibaren kulanılan kredi miktarı ile sınırlı olmak üzere 1 yıldır.

  • Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması hâlinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir. Orantısızlığın tayininde malın ayıpsız değeri, ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceği gibi hususlar dikkate alınır. (m.11)
  • Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi haklarından birinin seçilmesi durumunda bu talebin satıcıya, üreticiye veya ithalatçıya yöneltilmesinden itibaren azami otuz iş günü, konut ve tatil amaçlı taşınmazlarda ise altmış iş günü içinde yerine getirilmesi zorunludur. Ancak, bu Kanunun 58 inci maddesi uyarınca çıkarılan yönetmelik eki listede yer alan mallara ilişkin, tüketicinin ücretsiz onarım talebi, yönetmelikte belirlenen azami tamir süresi içinde yerine getirilir. Aksi hâlde tüketici diğer seçimlik haklarını kullanmakta serbesttir. (m.11)
  • Tüketicinin sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim hakkını seçtiği durumlarda, ödemiş olduğu bedelin tümü veya bedelden yapılan indirim tutarı derhâl tüketiciye iade edilir. (m.11)
  • Seçimlik hakların kullanılması nedeniyle ortaya çıkan tüm masraflar, tüketicinin seçtiği hakkı yerine getiren tarafça karşılanır. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tazminat da talep edebilir. (m.11)

 

ZAMANAŞIMI

  • Ayıplı mallar hakkında zamanaşımı süresi 2 yıldır.

“Kanunlarda veya taraflar arasındaki sözleşmede daha uzun bir süre belirlenmediği takdirde, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile, malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir.” (m.12)

Beyaz eşyalar gibi malların satışı esnasında garanti süresi ek ödeme ile arttırılabilmekte, satıcı örneğin 7 yıllık garanti süresini kabul etmektedir. Böyle bir durumda 2 yıllık süre 7 yıla uzamış olmaktadır.

  • Konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda ise zamanaşımı süresi 5 yıldır.

Bu süre, sözleşmede daha uzun bir süre belirlenmediği takdirde konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile taşınmazın teslim tarihinden itibaren beş yıldır.

  • İkinci el satışlarda asgari süreler 1 yıl ve 3 yıldır.

 Bu Kanunun 10 uncu maddesinin üçüncü fıkrası saklı olmak üzere (ayıbın açıkça belirtildiği durumlar dışında) ikinci el satışlarda satıcının ayıplı maldan sorumluluğu bir yıldan, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallarda ise üç yıldan az olamaz.

  • Ayıplı malın neden olduğu her türlü zarardan dolayı yapılacak talepler için zamanaşımı 10 yıldır.
  • Ayıp, ağır kusur ya da hile ile gizlenmişse zamanaşımı hükümleri uygulanmaz.

Burada bahsedilen gizli ayıp değil, gizlenmiş ayıptır. Gizli ayıptan satıcının bilgisi olmamakta iken; gizlenmiş ayıpta ayıp satıcı tarafından hile veya ağır kusur ile tüketiciden saklanmaktadır.

  •  Satın alınan bir mal garanti / zamanaşımı süresi içerisinde başka bir kişiye devredilir veya satılırsa; garantiden doğan haklar da yeni alıcıya devredilmiş olur. Zira garanti mala bağlıdır, kişiye değil.

 

 GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

  • Görev:

Tarafların İcra ve İflas Kanunundaki hakları saklı olmak kaydıyla; değeri (2018 yılı için)  4.540,00 Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda ilçe tüketici hakem heyetlerine,  6.860,00 Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine başvuru zorunludur. Bu değerlerin üzerindeki uyuşmazlıklar için tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılamaz.  (m. 68)

Burada belirtilen meblağlar her yıl yenilenmektedir. Bu meblağın üzerinde olan alacaklar için ise mahkeme yoluna gidilmesi gerekmektedir. Uyuşmazlığın mahkeme yolu ile halledilmesi gerektiği durumlarda görevli mahkeme Tüketici Mahkemeleri’dir. Ticari satışlar ve ticari amaçla yapılan işlerde ise bu kural uygulanmamaktadır.

“Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” (m. 73)

  • Yetki:

Tüketici hakem Heyetine yapılacak başvurularda ; Başvurular, tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu veya tüketici işleminin yapıldığı yerdeki tüketici hakem heyetine yapılabilir. Tüketici hakem heyetinin bulunmadığı yerlerde ise başvuruların nerelere yapılacağı ve bu başvuruların hangi tüketici hakem heyetince karara bağlanacağı yönetmelikle belirlenir. (m.68)

Tüketici davaları ise genel yetkili mahkemelerin yanı sıra, tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesinde de açılabilir. (m.73)

Genel yetkili mahkemeler ise davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. (HMK m.6)

Bunun yanında davalıların birden fazla olması gibi durumlarda HMK da belirtilen yetki kurallarına bakılacaktır.

AYIP – EKSİK İŞ – EKSİK İFA ARASINDAKİ FARKLAR

“Ayıp; yasa ya da sözleşmede öngörülen unsurlardan birinin veya birkaçının eksikliği ya da olmaması gereken vasıfların bulunması halidir.

Eksik iş; sözleşme konusu işlerin yapılmamasıdır. Öteki deyişle, hiç yapılmayan iştir.

Eksik ifa ise, kanunlarımızda tanımı yapılmamakla birlikte, 4077 sayılı Kanun’un 4 maddesinde sayılan ayıp kavramı içerisinde mütalaa olunmaktadır. ( Ör; üç top kumaş yerine iki top kumaş yollanması hali..” (Yargıtay HGK E. 2012/13-751 K. 2013/265 T. 20.2.2013)

Ayıplı iş için mutlaka ihbar gerekirken eksik ifa da ihbara gerek kalmadan dava açılabilir.