+90 0312 418 28 20 info@guchukuk.com

Konusu para olan bir davanın, açılış anında alacak miktarının tam olarak tespit edilmesinin mümkün olmaması veya davayı açarken alacağın tamamının değil; bir kısmının talep edilmesi halleri mümkündür. Bu gibi durumlar Hukuk Muhakemeleri Kanununda “Kısmi Dava” ve “Belirsiz Alacak Davası” ile düzenlenmiştir.

 

BELİRSİZ ALACAK DAVASI NEDİR?

 

Belirsiz alacak davasını düzenleyen HMK 107. maddeye göre belirsiz alacak ve tespit davası;

MADDE 107– (1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.

(2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.

(3) Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir.

 

BELİRSİZ ALACAK DAVASININ ŞARTLARI

  1.  Alacağın Miktarının veya Değerinin Tam ve Kesin Olarak Belirlenememesi

Alacaklının bu tür bir dava açması için, dava açacağı miktar ya da değeri tam ve kesin olarak belirlemesi gerçekten mümkün olmamalı ya da bu objektif olarak imkânsız olmalıdır.

Hangi hallerin imkânsız olduğu veya davacıdan beklenemeyeceği kanunda belirtilmemiş, bu hususun içinin doldurulması öğreti ve uygulamaya bırakılmıştır. Örneğin kıdem tazminatı, ihbar tazminatı gibi alacaklar belirlenebilir alacaklar olarak kabul edilmektedir.

  •  “Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı ve yıllık izin ücreti alacakları bakımından ise, davacı, çalışma süresini, kendisine en son ödenen aylık ücret miktarını, tazminat hesaplamasına esas alınacak aylık ücrete ek para veya parayla ölçülebilen sosyal menfaatleri, fesihten önce kendisine tanınması gereken ihbar süresini, hak kazandığı izin süresini, çalışma süresi boyunca varsa kullanmadığı veya karşılığı ödenmeyen izin sürelerini belirleyebilecek durumdadır. Bu halde, asıl davada talep edilen kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı ve yıllık izin ücreti alacakları gerçekte belirlenebilir alacaklar olduğundan belirsiz alacak davasına konu edilemezler..”  (YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ E. 2016/2157 K. 2016/23186 T. 1.12.2016)

 

  2. Alacaklının Hukuki İlişkiyi ve Asgari Değeri Gösterme Zorunluluğu

Davacının kesin bir değer belirleyememesi nedeniyle geçici bir miktar veya değerin dilekçede gösterilmesidir.

Yargıtay’ın konu ile ilgili bir kararı şu şekildedir.:

  • Tahsil talepli belirsiz alacak davasında, alacaklı belirleyebildiği miktarı davaya konu etmelidir. Bu konuda rastgele bir miktarı talep etmesi doğru olmaz. Örneğin, işveren ve … kayıtlarında 10 yıl ve asgari ücretten hizmeti görünen bir işçi, çalışma süresini 12 yıl ve ücretini net 2.000,00TL olarak açıklamak suretiyle kıdem tazminatıyla ilgili belirsiz alacak tahsil davası açabilir. Bu davada, kayıtlarda geçen süre ve asgari ücrete göre belirlenebilen miktar talep edilmelidir. Başka bir anlatımla tahsil amaçlı belirsiz alacak davasında alacaklı belirleyebildiği kadarıyla bir hesaplama yapmalı ve bu miktarı talep etmelidir. Dava dilekçesinde şimdilik kaydıyla farazi bir miktar (100,00TL) gösterilmesi halinde,davanın, tahsil amaçlı belirsiz alacak davası olarak kabulü doğru olmaz.” (T.C. YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ E. 2016/12920 K. 2016/11766 T. 31.5.2016)

 

      3. Belirsiz alacak davası, sadece para alacakları için söz konusu olur.

Konusu para olmayan eda davaları için belirsiz alacak davası açılamaz.

 

BELİRSİZ ALACAK DAVASINDA TALEBİN ARTTIRILMASI

Belirsiz alacak davası açılabilen durumlarda, miktar ya da değerin tespit edildiği anda, alacaklı iddianın genişletilmesi yasağından etkilenmeksizin talebini artırabilir (HMK m. 107/2).

  • Kural olarak, bir davada başlangıçta belirtilen miktar veya değerin artırılması, iddianın genişletilmesi yasağına tâbidir. Bunun amacı, davacının dava açarken hakkını kötüye kullanmaması, daha özenli davranması, yargılamayı gereksiz yere uzatmamasıdır. Oysa baştan miktar veya değeri tam tespit edilemeyen bir alacak için, davacının böyle bir ihmal ya da kusurundan söz edilemez. Davacı, sınırlama ve yasağa tâbi olmadan, sadece talepte bulunmak suretiyle yeni miktar üzerinden yargılamaya devam edilmesini isteyebilecektir. Şüphesiz, alacağın belirli hâle gelmesini müteakip ortaya çıkan yeni talep eksik belirtilmişse, bundan sonra yeni bir artırma isteği iddianın genişletilmesi yasağıyla karşılaşacaktır. Çünkü, bu hâlde belirsizlik değil, davacının kendi ihmalinden kaynaklanan bir durum söz konusudur.” (C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2014/15-439 K. 2016/207 T. 2.3.2016)

 

BELİRSİZ ALACAK DAVASI 3 ŞEKİLDE AÇILABİLİR.

  1.  Eda davası niteliğinde belirsiz alacak davası
  2. Tespit niteliğinde belirsiz alacak davası
  3. Kısmi eda külli tespit niteliğinde belirsiz alacak davası
  •  “Belirsiz alacak davası mevcut yasal düzenleme çerçevesinde üç değişik şekilde açılabilir. Eda (tahsil talebi ile) davası niteliğinde belirsiz alacak davasının açılabileceği HMK’nun 107. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında öngörülmüştür. Tespit niteliğinde belirsiz alacağı tespit davası ise aynı maddenin 3. fıkrasına dayanmaktadır. Maddenin gerekçesine göre ise alacaklı kısmi eda külli tespit davası da açabilir. Her bir dava türünün farklı özellikleri bulunmaktadır.  

           Belirsiz alacak davasının tespit davası olarak açılabilmesinin en önemli sonucu, belirsiz alacak tespit davasının da                     alacağın tamamı için zamanaşımını kesmesidir. Bu husus, 107. maddenin gerekçesinde açıklanmıştır.Belirsiz alacak                 davasının tespit davası olarak açılmasının ardından, alacağın yargılama sırasında belirlenmesi üzerine                                       HMK’nun 107/2.    maddesine göre miktarın arttırılması mümkün değildir. Zira sözü edilen hüküm, belirsiz alacak                       davasının miktar belirtilmesi yoluyla eda davası biçiminde açılması halinde uygulama alanı bulabilir. Ancak belirsiz                      alacak tespit davasında yapılan yargılama ile alacak belirlendikten sonra, davanın tamamen ıslahı suretiyle alacağın                  tahsili talep edilebilir.” (T.C. YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ E. 2016/12920 K. 2016/11766 T. 31.5.2016)

 

KISMİ DAVA NEDİR?

 

 Hukuk Muhekemeleri Kanunu’nda kısmi dava şu şekilde düzenlenmiştir:

MADDE 109– (1) Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.

(3) Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hâli dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez.

Maddesinin 2. Fıkrası olan “(2) Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz.” Kuralı 2015 yılında yürülükten kaldırılmıştır.

 

KISMİ DAVANIN ŞARTLARI

Davacının aynı hukukî ilişkiden kaynaklanan alacağının veya hakkının tümünü değil, belirli bir kısmını talep ederek açtığı davaya kısmî dava denir. Kısmî dava niteliği itibariyle bölünebilir talepler için söz konusudur. Bölünebilir taleplerde, bu talebin bir bölümü dava edilip diğer kısmı dava dışında bırakılmaktadır. (T.C.YARGITAY HGK E. 2014/15-439 K. 2016/207 T. 2.3.2016)

  1. Talep konusu niteliği itibarıyla bölünebiliyor olmalıdır.

Böylece onun sadece bir kısmının dava yoluyla ileri sürülmesi mümkün olacaktır.

      2. Alacağın tamamı aynı ilişkinden doğmuş olmalıdır.

Alacağın tamamı aynı hukukî ilişkiden doğup, şimdilik sadece bir kesimi dava ediliyorsa kısmî davadan söz etmek gerekecektir.

Davacının aynı davalıdan farklı hukukî ilişkilere dayanarak birden fazla talebi varsa, bunlardan sadece birini veya birkaçını talep ederek açtığı dava kısmî dava değildir. Çünkü, davacı farklı ilişkilerden kaynaklanan alacaklarını tam olarak istemektedir.

3.Dava açılırken kısmi dava açıldığının belirtilmesi gerekmez, alacağın yalnız bir kesiminin dava edildiğinin anlaşılması yeterlidir.

Özellikle davacının “fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak” veya “şimdilik alacağın belirli bir miktarını dava ettiğini” belirterek açtığı davalar kısmî dava niteliğindedir.

4. Dava açılırken fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması gerekmez.

Maddede, dava açılırken fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmamasına ilişkin bir kayda yer verilmemiş olmasının, dava dışı tutulan kesim bakımından feragat edilmesi anlamına gelmeyeceği hususu açıkça hüküm altına alınmış, bu konudaki suskunluğun ileride ek dava açma imkânını ortadan kaldırmayacağına işaret edilmiştir.  (T.C. YARGITAY HGK E. 2014/15-439 K. 2016/207 T. 2.3.2016)

 

BELİRSİZ ALACAK DAVASI VE KISMİ DAVA BİRBİRİNDEN FARKLIDIR.

 

Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile alacak miktarı belirsiz olduğu durumlarda davacıya dilerse belirsiz alacak davası, dilerse de kısmi dava açabilme imkânı getirilmiştir. Belirsiz alacak davası ile kısmi dava konusu, amacı ve sonuçları bakımından birbirinden tamamen farklı iki dava türüdür.

Normal şartlar halinde, belirsiz alacak davası olarak açılan bir davaya kısmi dava olarak devam edilmesi mümkün değildir. Ancak; dilekçe içeriğinden kısmi dava olarak açıldığı belirlenen davaya kısmi dava olarak devam edilebilir.

  • Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Davacı vekilinin, dava dilekçesinde belirsiz alacak davası açtığını belirtmesine karşın, sonuç kısmında ‘fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla’ dedikten sonra alacağın bir kısmının tahsiline karar verilmesini talep ettiği anlaşılmaktadır. Dava dilekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde bu haliyle davacı tarafından kısmi dava açıldığı anlaşılmaktadır. Belirsiz alacak davası olarak açılan davaya kısmi dava olarak devam edilmesi mümkün değil ise de somut olayda; davacının kısmi dava açtığı ve dava konusu miktar taraflar arasında tartışmalı olduğundan davacının kısmi dava açmakta hukuki yararının bulunduğu anlaşıldığından, yerel mahkemece işin esasına girilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” (C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2014/15-439 K. 2016/207 T. 2.3.2016)

 

ZAMANAŞIMI YÖNÜNDEN FARKLAR

Tahsil talepli belirsiz alacak davasında, dava tarihinde alacağın tümü için zamanaşımı kesilirken; kısmi dava açılması halinde sadece talep edilen kısım için zamanaşımı kesilir. Kısmi davada ıslah edilen kısım için ise ıslah tarihinde zamanaşımı kesilmektedir.

  •  “Davacı vekili, dava dilekçesinde müvekkilinin teknesinde meydana gelen değer kaybı sebebiyle belirsiz alacak davası açtığını belirtmek suretiyle şimdilik 1.000 TL’nin davalılardan tahsilini talep etmiş olup, değer kaybının bilirkişi marifetiyle belirlenmesi sonrası davasını ıslah etmiştir. Bu durumda davanın, 6100 Sayılı HMK’nın 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası niteliğinde olduğu, davacının 06.03.2015 dilekçesinin ıslah dilekçesi olmayıp, müddeabihin arttırılması niteliği taşıdığı, dolayısıyla zamanaşımı süresinin 06.03.2015 dilekçe tarihi itibariyle değil, dava tarihi itibariyle değerlendirilmesi gerekmekte olup, aksi yönde gerekçe ile arttırılan kısma yönelik talebin zamanaşımı sebebiyle reddi doğru olmamış, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.” (YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2016/3914 K. 2017/2490 T. 27.4.2017)
  • Tahsil talepli belirsiz alacak davasında, dava tarihinde alacağın tamamı için zamanaşımı kesilir.

      Belirsiz alacak davasının tespit davası olarak açılabilmesinin en önemli sonucu, belirsiz alacak tespit davasının da alacağın tamamı için zamanaşımını kesmesidir. Bu husus, 107. maddenin gerekçesinde açıklanmıştır.”   (T.C. YARGITAY 9. HD. E. 2016/26983 K. 2017/703 T. 24.1.2017)

  • Kısmi dava açılması halinde zamanaşımı yalnız alacağın kısmi davaya konu yapılan miktarı için kesilir. “ (TC. YARGITAY 10. HD. E. 2015/16490 K. 2017/4925)
  • “Öğretide, kısmi davada dava edilmeyen alacak kesimi için, fazlaya dair hakkın saklı tutulmuş olmasının zamanaşımını kesmeyeceği kabul edilmektedir.” T.C. YARGITAY HGK E. 2017/13-582 K. 2017/942 T. 10.5.2017)

 

FAİZ BAŞLANGIÇ TARİHİ AÇISINDAN FARKLAR

Kısmi davada, dava dilekçesinde talep edilmeyen, ıslah edilerek talep edilen kısım için faiz başlangıç tarihi; kural olarak ıslah tarihidir.

Tahsil talepli belirsiz alacak davasında ise; alacak belirlendikten sonra arttırılan kısım için faiz başlangıç tarihi temerrüt veya dava tarihidir. Belirsiz alacak davasının tespit davası olarak açılması durumunda ise; faiz başlangıcı, alacakların rakam olarak talep edildiği ıslah tarihi olarak kabul edilmektedir.

  • “Tahsil talepli belirsiz alacak davasında faiz başlangıcı, davadan önce temerrüt söz konusu değilse dava tarihi olmalıdır. Alacak belirlendikten sonra arttırılan kısım için faiz başlangıcı temerrüt ya da dava tarihidir.

           Belirsiz alacak davasının tespit davası olarak açılabileceği HMK’nun 107/3. maddesinde kabul edilmiş olmakla, davanın             miktar belirtmeden açılması da imkan dahilindedir. Bu halde hukuki yarar yokluğu ile ilgili tartışmalara mahal vermemek             için, 107. maddenin son cümlesinde, belirsiz alacak davasının tespit davası olarak açılmasında hukuki yararın                          bulunduğu ifade edilmiştir.

   Belirsiz alacak davasının tespit davası olarak açılması ve ardından ıslahla eda davasına dönüştürülmesinin, davanın                 belirli bir miktar üzerinden açılmasından farkı, faiz başlangıcı noktasında kendisini gösterir. Belirsiz alacak davası tespit             davası olarak açıldığında faiz başlangıcı, alacakların rakam olarak talep edildiği ıslah tarihi olmalıdır.”  (T.C. YARGITAY             9. HD E. 2016/26983 K. 2017/703 T. 24.1.2017)

  • “Yargılama ile alacağın belirlenen kalan kısmı ıslahveya ek dava ile talep edildiğinde arttırılan miktarlar bakımından faiz başlangıcı -kural olarak- talep tarihidir.  

           Tahsil talepli belirsiz alacak davasında faiz başlangıcı, davadan önce temerrüt söz konusu değilse dava tarihi olmalıdır.             Alacak belirlendikten sonra arttırılan kısım için faiz başlangıcı temerrüt ya da dava tarihidir. 

           Belirsiz alacak davası tespit davası olarak açıldığında faiz başlangıcı, alacakların rakam olarak talep edildiği ıslah tarihi             olmalıdır. “(T.C. YARGITAY 7. HD E. 2016/12920 K. 2016/11766 T. 31.5.2016)